Zengezur Özgürlük Harekatı Genel Başkanı, Araştırmacı, Tarihçi, Gazeteci Hasan Barın ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Umut UÇAR : Hasan BARIN Kimdir? Sizi kısaca tanıyabilirmiyiz?
Hasan BARIN : 28.10.1972 İzmir doğumluyum. İlk ve ortaokulu şimdilerde mahalle olan Kütahya Gediz Akçaalan Kasabası’nda; liseyi İzmir Ticaret Lisesi’nde okudum. Üniversiteyi Pamukukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi mezunu olarak öğretmenliğe başladım ve 28 senelik öğretmenim.
Öğretmenlik yaparken Anadolu Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirdikten sonra aynı üniversitenin Siyaset Bilimleri ve Kamu Yönetimi 4. Sınıf öğrencisiyim.
Yazarlığı Azerbaycan-Türkiye’de yayın yapan ASAS Medya’da başladım.
Burada yayınlanmış 300’u geçkin yazım vardı; bir yazım 18.000 gibi okununca dışarıdan siber saldırıya uğradı ve kapandı. Bazı gazetelerde yayın koordinatörlüğü yaptım.
Şu an Türkiye ve Türkiye dışında başka dillere de çevrilen birçok gazetede 500’ü aşkın yazılarım yayınlandı.
Yazılarım genelde, Devletçilik, milliyetçilik, tarihsel konular üzerine olsa da felsefe, psikoloji içerikli yazılarım da bulunmaktadır.
Umut UÇAR : Tarihe olan ilginiz nasıl başladı? Bu alanda çalışmaya karar vermenizde etkili olan faktörler nelerdi?
Hasan BARIN : Geçmişe, Türk Tarihi’ne çocukluktan beri ilgi duyar ve takip ederdim. Kişi olarak Ortaokul Tarih Öğretmenim Cengiz Ekşioğlu etkili oldum diyebilirim. Üniversite sınavında bana bu konuda da köşe yazısı yazdıran tarih sorularından sadece bir tanesini (hala kuyruk acımdır) yanlış yapınca başarılı görüp iyice tarihe eğildim.
İnsan, hem kendi hayatı ile ilgili olsun; hem de Dunya’da yaşanılanlar doğru bir şekilde anlayıp sentezlemesi gerekir. Yaşanılan olaylar insanlar, roller değişe de hep aynı. Bence bir insan Dünya gerçeklerini öğrenmesi iyi sentezleyebilmesi için tarihi bilmesi gereklidir.
Umut UÇAR : Yazarlık kariyerinizde sizi en çok etkileyen olay veya kişi kimdi?
Hasan BARIN : Gazetesine yazma teklifinde bulunan, yapamam diye çekindiğimden kabul etmedigim için aylarca ısrar eden, bana sürekli destekçi olmuş hala destekçi olan kişi; ünlü gazeteci sayın Hocam, Ablam, Bacım Nigar Ögeday Abdullazede’dir.
Çok ilginç olaylara rastladım.
Azerbaycan’da çok okuyucum vardır. Yıllar sonra Azerbaycan’a gittiğimde, bir akşamüstü trafiğin çok yoğun olduğu ki gidenler bilir aksamüstü 20 Yenvar çok kalabalıktır. Dört şeritli yol kenarında yirgun argın giderken bir arabasıyla seyir halindeyken o kalabalıkta beni tanıyan okuyucumun arabasına bindirip, bulmuşum konağımsın bırakmam deyip, beni evinde konak edip uzak olan gideceğim yere kadar arabasıyla bırakmasıdır.
Aynı zamanda beni hayatta hiç görmemiş yazar ve okuyucularımın kendimi tanıtmadan bana sarılıp elimi sıkmaları, daha dün karşılaşmış gibi samimi rahat davranışları konuşmaları beni çok etkiler.
Milli Kahraman Mübariz İbrahimov’un Atası Ağakerim İbrahimov’un kimseye röportaj vermezken bana röportaj vermesi evinden ayrılırken “Buraya birçok kişi geldi gitti, ilk defa birisi gidiyor diye üzülüyorum” demesi de beni çok etkilemiştir.
Aynı zamanda, yazımı okuyup ta etkilenen bir hanımefendinin beni ağlayarak araması; gecenin üçünde yazımı okur okumaz etkilenerek arayan bir gencin “Abi burada fasulye bol, sana istediğin kadar fasulye göndereyim” demesi; gene Azerbaycan’da yazılarimı yıllardır okuyan benden yaşça büyük bir okuyucumun onun elini öptükten sonra seri bir şekilde benim elimi öpmesi.
Daha neler neler!
Ben bu olayların temelini, yazının gücüne bağlıyorum.
Umut UÇAR : Araştırmalarınızı yaparken hangi kaynakları ve yöntemleri kullanıyorsunuz?
Hasan BARIN : Öncelikle, Allah vergisi yıllar önce okuduğumu unutmadığım çok değişik bir hafızam vardır.
Öyle olmasına rağmen inceler araştırırım, her türlü fikri dinlerim, kafama takılan birşey olduğunda akademisyenlere sorarım, bunlardan çıkacak hislerime de çok güvenirim.
Yazacağım yazıları kafamda taşır, biçimlendiririm. Önemli konuları ve cümleleri not alırım.
Umut UÇAR : Tarihsel belgeleri ve olayları analiz ederken en çok dikkat ettiğiniz noktalar nelerdir?
Hasan Barın : Siyasi görüşlerinden soyutlanarak, fikirlerimden uzak objektif olmaya çok dikkat ederim.
Birisini, birilerini, belirli bir tarihi yüceltirken başka birini, başka bir tarihi yerin dibine sokmak, buna ben tahteravalli taktiği diyorum. Maalesef yazılan tarihte bu formatta yazılıyor. Bu olmuş insanların kendini savunamayacak olan durumundan faydalanıp kendi görüşlerine koparmak olarak algılıyorum. Buna karşıyım, bana ters!
Yalan, çarpıtma olmamalı ki herhangi bir ortamda savunabilesin!
Şimdiye kadar da şu yalan diyen de çıkmadı.
Umut UÇAR : – Günümüz olaylarını tarihsel perspektiften değerlendirirken nelere dikkat ediyorsunuz?
Hasan BARIN : Biraz önce de söylediğim gibi, aslında olayların adı değişse de karakteri aynı.
Tarih bilirseniz olayları anlamak zor olmuyor. Ama özellikle de olaylara eleştirisel, sorgulayıcı en önemlisi de objektif bakarım.
Umut UÇAR : Kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Hasan Barın : Ben yazdıklarımdan dolayı hiç para kazanmadım. Bu insanlara, Vatanı Devleti sevmek paraylaymış gibi. Geleceğini düşünmeden Vatan için savaşa giden genç-yaşlı çocuk yaşta toprağa düşmüş yüz binlerce Şehit varken, toprak altında yatan Şehitler varken bu bana çok garip gelir. Sanki evlatlarını, torunlarını, hayvanları severken parasal menfaat düşünüyormuş gibi. Kaldı ki o Vatanda; bir değil, bir kaç değil, Devlette kaç evlat, kaç torun, kaç hayvan yaşıyor!
Bunu niye anlattım. En yakınlarımdan bedava iş yapıyorsun diye küçümsendim, ötelendim, ufo gibi garip karşılandı.
Bana en zor gelen ise, 500 yazımdan birini okumadığı için adını dahi söylemeyen; yazılarımı yayınlandığı otuzu aşkın gazetenin birinin adını bilmeyen kişilerin beni eleştirmesi “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” gerçeğini, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi de olunabilir gerçekliğine dönüştürerek, beyninde şekillendirmek istediği gibi değerlendirip, özellikle kendi yapamayacaklarını yapanı yok sayma çabası bunlarla muhatap olmak zorunda kalmak gazeteciliğimin başında beni çok yormuştur.
Şöyle aştım ve böyle durumlarla yazar olmak isteyenler karşılaşacak onlarda söyle düşünerek alsınlar diye öneririm.
Diyelim ki bir köşe yazısı yazdım 30.000 okunmuş, sizi bu şekilde eleştiren kişi okusaydı 30.001 olacaktı okumamış 30.000’de kalmış, yani o kişi kendini ne kadar değerli hissetse de sadece bir rakamının ibaret ve ona laf anlatarak kendinizi yoracağınız vakti yazmaya ayırın 30.000 kişi daha okusun, 30.000 kişiye birden laf anlatın!
Ben böyle yaparak 500’den fazla makale yazdım.
Bir de kendinize özgü yazı dilimin oluşması zaman aldı, bunu da bol bol okuyup yazarak aştım. Kendimi geliştirmek için, hala kendi yazılarıma yazı dilime de eleştirel yaklaşıyorum.
Umut UÇAR : Gelecekte üzerinde çalışmayı planladığınız projeler veya konular nelerdir?
Hasan BARIN : Yazmak, özellikle köşe yazısı yazmak benim için artık zorunlu ihtiyaç gibi oldu Fikirlerimi beyan eden köşe yazılarıma devam edeceğim.
Dostlarım yazmış olduğum makaleleri kitaba dönüştürmek konusunda ısrar ederler. Makalelerimden özellikle evrensel olan bazılarını toplayıp kitap haline dönüştürmeyi düşünüyorum.
Ayrıca şu an değişik bir tarzda anlatmaya çalıştığım okudukça okuyucuyu şoktan şoka sokacak bir roman çalışmam var.
Kısa zamanda bitirip baskıya verilip okuyucularımın beğenisine sunmayı düşünüyorum.
Umut UÇAR : Zengezur Özgürlük Harekatı Genel Başkanısınız bu konuda okuyucularıma bilgi verebilirmisiniz?
Hasan BARIN : Öncelikle Zengezur’dan bahsedeyim, Zengezur, Zengezur Koridoru 400 milyonluk Türk Dünyası’nı bize ulaştıran bir bölge ve koridor. Bu da Türk Dünyası’nın, ülkelerinin, ekonomik, sosyal, siyasi, askeri açıdan güçlenmesi AB benzeri bir güç olması demek. Bunu hiçbir emperyalist güç kabul etmez.
Nü büyük ideal için uğraşan devletlerimize özellikle basın yoluyla destek vermek için kurulan; insanları Zengezur ve Zengezur Koridoru konusunda bilinçlendirmek, kamuoyu oluşturmak amaçlı; çok değerli emekli Savaş Komutanlarının, Emniyet görevlilerinin, akademisyenlerin, gazetecilerin, yazarların bulunduğu sayı olarak yani nicelik olarak az, binlerce üyesi olan teşkilatlardan daha etkili yani nicelik olarak üstün, basın açıklamaları yüzlerce defa onlarca gazetede yayınlanmış, şahsımında, stratisyen, eğitimli, müstesna vatansever insanların bulunduğu teşkilatta genel başkanlığı bir kenara bırakın üyesi olmaktan gurur duyduğum bir teşkilattır.
Umut UÇAR : Son olarak dinleyicilerimize ve okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Hasan BARIN : Özellikle yazmak isteyen dostlara; bol bol okusunlar, bir bardak düşünün okuduğunuz aldığınız her bilgi tecrübe o bardağa düşen bir damla gibidir. O bardak dolduğunda o bardaktan damlayanlar ise sizin kaleminizden damlayanlardır.
Hedeflerinize amaçlarınıza ulaşmak için hiç bir zaman hiçbir şey geç değildir.
En yakınlarınızda dahil dediğine değil sadece kendiniz sürekli geliştirmeye bakın. Zaman gelecek baştan sizle dalga geçenler önemsemeyenler sizin, emeğinizi. gücünüzü kabul etmek zorunda kalacaktır.
Ünlü Yazar Eluca ATALI kardeşimin çok sevdiğim doğruluğunu yaşayarak kabul ettiğim bir sözü vardır. “Dürüst, doğru yazar, zamanının yetimidir” der. Başkaları gibi düşünmekten, yasamaktansa; kendiniz gibi olup bırakın siz yetim olun!
Bu konuda yapacağınız ilk zafer ise üşengeçliğinizi, korkularınızı, millet ne der kaygısını yenmeniz, faaliyete geçmenizdir.
Basit bir örnek vereyim; Dünyada gelmiş geçmiş çok zengin insanları bir dakika da sayın diye sorsalar, bir dakikada on tane insan sayamazsınız ama bilim insanı sayın diye sorsalar Yunan filozoflarından başlatıp İslam filozof ve yazarlarına kadar onlarca insan sayarsınız.
Bunu İnternete sorsanız da gerçek değişmez. Demek ki bu Dünya’ya da unutulmayan, Dünya’nın gelişmesini saglayan ve gelişmesine devam eden ve yaptıklarıyla yaşayanlar zenginler değil bilim insanlarıdır.
Atatürk, Nutuk hariç yazdığı kitapları en üst mertepedeyken Cumhurbaşkanı iken yazmış.
Gene İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanı iken bir sözü geldi aklıma; “Gençlerde öğrenme isteği kalmamış benim yaşım 82 her gün bir şeyler öğreniyorum der” Düşünebiliyor musunuz bu iki insan en üst mertebedeler halen üretmek, ürettiklerini öldükten sonra bile insanlara sunmak derdindeler.
İnsanoğlu hasta olur iyileşir, sağlığı geri gelir; para kaybeder tekrar kazanır, parası da geri gelir; ama zamanı hiçbir değerle geri getirmek mümkün değildir. Zamanınızı, doğru amaçlar, eğitim, daha iyi farklı şeyler yapmak ve hangi konu olursa olsun uzmanlaşmak için iyi kullanmanız nacizane önerimdir.
Umut Uçar Bey, beni röportaj yapacak insanlar sınıfından sayıp bu röportajı yapıp düşüncelerimi paylaşma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.